öncelikle günümüz sinemasının ayrıksı yanlarından faydalanan bir film var karşımızda. joon-ho bong'un the host'ta yaptığı sinematografik düzeni neill blomkamp district 9'da benzer biçimde uyguluyor. evet önümüzde apaçık sci-fi düzeneği-ortamı-aksiyomları mevcut. fakat bu aksiyomlar kendi direkt hikayesinin dışında büyük bir metaforu yaratmak için de aracılık ediyor.
--- spoiler ---
kılkuyruk ve bencil diye de tanımlayabileceğimiz wikus van de merwe (belki biraz da torpille) yaratıkların (karides!) tahliye işlemi operasyonunun başına getirilir ve genetik değişime uğramasına yolaçan bir dizi olayın sonunda kahramanlaşarak başkalaşır. başkalaşımın kendi içinde gelişen yapısından başlayarak alegoriye başlayabiliriz. irkçı ve kolonyalist söyleme kadar uzayabilecek, sözkonusu hikayenin kara-kıta'da geçiyor olmasına kadar enteresan okumaları filmin içerisinden çıkarabiliriz. ötekileştirme ve göçmen kamplaştırması. bu kamplaşmanın banliyö isyanları oluşturacak bir yöne doğru ilerleyişi. mültecilerden yerleşik halkın nefret edişi. kültür uyuşmazlıkları. büyük şirketlerin silah ticareti ve yapısal mali üçkağıtlar peşinde koşması. bunlar gibi bir çok yerden güzel noktalar yakalamış film. bunu da yukarıda söylediğim gibi sci-fi'nin eşsiz metafor olanaklarını kullanarak yapmış. örnekolay aslında anlattığının alt katmanlarında sert gerçeklere de parmak basıyor.
--- spoiler ---
çekim tekniğindeki cloverfield uygulamaları ise yerli yerinde görünüyor. jj abrahams'ın günümüz media görsel metasını harika okuyarak geliştirdiği görüş, district 9'un atmosferinde de hiç sırıtmıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
De diyeceğini!
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.